DÜŞLERİMDEN İNCİLER

Bol kar yağışlı bir hafta geçiriyoruz.Kar sanki  anılarımın üzerine yağıyor gibi...Pencereden yağan kar' ı izlerken daldım gittim uzaklara...
Yurtta kaldığım günler geldi gözlerimin önüne.Şans bu ya ilk yılımda öyle kar yağmıştı ki kendimi Sibirya da sanmıştım...

Yurda yerleştikten 1,5 ay sonra sular  arızalandı ve  borular  değişecek başlığı altında sıcak suları kestiler.Eskiden saatli verilen sıcak su  tamamen verilmez olmuştu.Allahtan 3 bloğuz diye seviniyorduk.Ama sevincimiz kursağımız da kaldı ...Bizden sonra C bloğun ve  aradaki zaman çok açılmadan  A ve E-F bloglarında suyu kesilmişti.Diğer bloglara su kesintisi uygulanmadan önce kar kış demeden banyo yapmak için blog banyolarını ziyarete gider ,sıraya girerdik.
Hamama gitsek eminim ki eğlenceli olurdu ama böylesi işgence oluyordu.Banyo için gittiğimiz blogalrdaki misafirperver blogdaşlarımızın suratı beş karış olur ve sesler yükselirdi.Araya görevli memurlar  girer ama çözüm bulunamazdı...Etme bulma dünyası sıcak su kesintisi onlara da uğradığında sevinçten halay çekmiştik.Bıktırmışlardı bizi ,banyo kuyruklarından...

Seyran Kız öğrenci yurdu sıcak su sayfasını kapattıktan sonra  soluğu Yenişehir ve Halide Edip yurtlarında aldık...Halimiz pek komikti ,aramızda acayip geyikler dolanırdı ...Dolma saralım , tef alalım bir  Tosun Paşa filmindeki şarkıalrı söyledik mi ,süper olur diyorduk.Hoş gittiğimiz yer  devlete ait  yutttu ama olsun hayal dünyası araya girince  ,neler neler üretiliyordu..
Ocak gibi karla kaplanmıştı canım Ankara'm , ramazan olması  ayrı bir güzellikti.En azından banyo kuyrukları azalmıştı,kimisi memleketindeydi kimisi sınav çalışıyordu kimisi ise oruçlu olduğu için ortalık da yoktu...

Kızlarla doldurmuşuz pazar çantamızı (adı pazar çantası kaldı ) .Peştemallarımız ,şampuan , lif ve  saç kurutma makinalarımız ile yollara düştük...Halide edip'in yolları taştan ,kirli saçlar çıakrdı bizi baştan diyerekten marşlar söylüyorduk, paklanmadan önce...nasıl bir coşku yaşıyorduk anlatamam, temizlik nimetmiş dedirten cinsten koşuyorduk arınmaya...
Kar yağıyor du usul usul, karla kaplı sokaklar erimesin diye isyandaydı karla kaplı gökyüzü..Bizim coşkumuz dillerde, buzla kaplanmış kaldırımalr ise  her yerde.Gırgır  şamata dönerken yurda  doğru ,arada espirisini yaptığımız hadise  geliverdi başıma...Hani pişmiş tavuk olsam daha az şey başıma gelirmiydi , diye düşündüm...Bu bahtsızlık da gelmezdi herhalde...
Ankaray'ın çıkışının olduğu Kolej istasyonunun orada öyle güzel kayma ,düşme ve nevaleyi ortaya serme eylemi gerçekleştirmiştim ki, dillere destan olmuştum adeta...
Ayağımın nasıl kaydığını farkedemeden kendimi bir anda gökyüzünü  seyrederken gördüm.Yalnız ellerim boştu.Aytenciğim şaşkın şaşkın bana bakıyor ve  her zaman ki gibi gülme krizinin oyununa geliyordu.O gülerken bana yardım etmesi mucize olurdu...Kendi işimi kendim görmek için doğrulduğumda ,utancımdan yerin dibine doğru giriş işlemlerimi yapmaya başladım.saç kurutma makinam ayrı bir uçta,şampuanım ayrı bir köşede ve lifim ise dillere destan bir şov  sergiliyordu...Hani karda kayıp düşmek değil de , pazar çantasının  gösteri yapması daha da ağrıma gitmişti.

Çok kayıp düşen görmüştüm ama bu kadar acınası duruma düşeni hiç görmemiştim.Alel acele topladım ve kriz halindeki Ayten 'le hızlı hızlı yürümeye başladım.evvele yurt yöneticilerin yedi ceddine saymaya başladım sonra onları denetlemeyen Yurtkur'un ve ardından sessiz kalan öğrencilerin.
Belki de bu düşüş benim anarşist ruhumun isyanına neden olacaktı.Aylardır  rezilliğin içindeydik ,resmen...Yurda gidip eşyalarımı bırakır bırakmaz,  Ayten'le düştük Kurtuluş yollarına.Yurtkur'da öyle bir  cıngar çıkardım ki , sonunda  sekreter beni müdürle görüştürmek zorunda kaldı.Müdürle ilk tanışmam bu  vesile ile olmuştu.Adını anımsayamadım ama tonton bir amcaydı ,Yurtkur müdürü.Sakince anlatmamı rica etti ve sıcak su hadisesini baştan sona anlattım...Hani filmlerde olacak bir sahne yaşadık , müdür bizimle birlikte Seyran yurduna geldi.Baskını gören yurt müdürümüz şok olmuştu.
Sıcak suların akmadığı test edilip onaylandıktan sonra ,ihmalin ve aylardır neden yapılmadığının peşine düşen tonton müdür , bize  en kısa sürede bu sıkıntının çözüleceğinin sözünü vererek ,ayrıldı yurttan.O gün biz dost ,  bir  düşman kazanmıştık.Tonton amca imdadımıza hızır gibi yetişirken Server hanım kinle bakıyordu suratıımıza...

Neyseki bir kaç güne mucizevi bir şekilde sıcak sularımız akmaya başlamıştı.İlk sıcak su anansu ile birlikte katta kızlar zılgıt çalmaya başladılar.Ardından halaylar geldi ve ilk sıra kimin olacak kavgası...Neyse ki sıra  gece olmadan hepimize gelmişti...
Ramazan ayında , sıcak suların gelmesi ve karın yağıyor olması ile dördüncü kat coşmuştu...Neşe ,kahkaha havalarda uçuyordu..Kızlar  sıcak suyun mutluluğu ile kendini çatı da buldu.Lapa lapa yağan kardan ,kar topu yapmışlar  çatıda kar topu oynuyorlardı.Tam o esna da davulcu amcamız gelmez mi, kızlar coşmuş bir kere...Başladılar Davulcuyu kar topuna tutmaya..Garibim hem çalar , hem kaçar pozisyonun da ,kızlar durun diye bağırıyordu.Bekçi gülmekten engel bile olmadı duruma...
Davulcuya isabet etsin diye , atılmadığı belliydi ; amaç şakaydı ama davulcu bunu baya ciddeye alıp bozulmuştu...O günden sonra daculcu amca yurdun önünde hiç davuluna takmağını değdirmedi..Yurt sınırlarına kadar çalıyor , yurdun önünden  geçerken  davulunu dinlendiriyordu..Gelecek yıl da aynı tavrını korudu ,sonra ki yıl ise yurttan ayrılıp ev tuttuğum için görememiştim marur  davulcumuzun tavrını...
Bir  kaç akşam önce,  kasap havası isteyen kızlara nağmeli davul çalan amca , bir kaç akşam sonra kar topu şakasına maruz kalınca küsmüştü..
Hayat  da öyle  aslında , herkese ayrı şakalar yapıyor, kaldırabilen ayaklarının üstünde  sapa sağlam duruyor , kaldıramayan savrulup gidiyor.Düşe kalka ömür geçiriyor...
Bir kar yağar  umutlara beyazlar  serpilir , bir  ayak kayar isyana bayrak açar.Her  olayın bir  nasibi var gibi ..Nasiplerimiz  olayların ardından göz kırpıyor , tutup çıkarmasını bilmek hüner, galiba...