Kar Keyfi


Kar yağışı İstanbul semalarından , şehrin kaldımlarına doğru süzülürken içimizi bir sevinç kapladı. Kış ayının incisi olan kar taneleri birbirinden farklı kristallerini bir inci beyazlığında serpiştirirken evden kar yağışını izlemenin keyfine varanlar , yağışın artması ve her yerin bem beyaz süslenmesi için duaya ,   çoktan başlamıştır herhalde. Yer yer azalan yağışın hüznüne kapılanlar ,  gözlerini camdan ayıramaz iken dışarıda  yağışı birebir yaşayanların ruh alemine gidip gelen var mı acaba ?

Evvela evden karın müjdesini alıp elimde sürünen bir türlü beni içine alamayan kitabımı  bir köşeye bırakıp , ususl usul süzüldüm cam kenarına. Adımlarımı öyle ağır attım ki , ayak seslerim belki de kar tanelerini ürkütür sandım. Yer yer  hafifleyen ve ardından hızlı tempoda dans edercesine  ahenkle başlayan yağışı izlerken , içimdeki çocuk dışarıya doğru kanat çırpmaya başladı. Hani elinde olsa koşup kardan adam yapacak   ve gelip geçene kar topu atacak kadar özgürdü içimdeki ben.
 Oysa şehrin keşmekeşliğinde  azalan toprak ve çim alanların yerini asfaltlar almıştı ve  hepsi bir radar hızında kar tanelerine meydan okuyorlardı. Kar tanelerinin yere düşmesiyle birlikte tüm büyü bozuluyor ve yerdeki ıslaklık tüm iticiliği ile yağmurun ardından bıraktıklarını anımsatıyordu.Oysa çocukluğum gökyüzü ile asfalt arasına sıkışmış  ve yere düşen kar taneleriyle birlikte yüreğime yeniden hapsoluyordu.

Yere düşen kar tanelerinin hepsini gökyüzüne hapsettim saatlerce. Efsunlanmış olan kristaller , mutluluk zerrecikleri dağıtırken hiç eğmedim başımı , gerçeklerle yüzleşmek için. Başım dik , içimdeki "ben  " özgür ve efsun bozulmamış halde iken hayal aleminin gel gitlerinde rüyalara daldım ; ta ki dışarıdan gelen çocuk seslerini işitene kadar . Sabahçı olan öğrencilerin okuldan dağılma saati gelmiş olmalı ki , öğlenci olan minikler okul yolunu tutmuş ve okul yolunda  arabaların üzerinden topladıkları karları coşkuyla birbirlerine atıyorlardı. Rüyamdan neyseki çocuk sesleriyle ayılmıştım. Yükselen kahkahalar yüzümde anlamlı bir gülümsemeye neden oluyordu.Kar yağışının en anlamlı kesitleri,  evde karı  camdan izleme  ve dışarıda kar topu oynama arasında yaşanıyordu.

Dışarı çıkmamla birlikte büyü bozuldu ve  gerçek tüm çıplaklığıyla karşıma dikildi. Lodos'un gücü önce  balyoz gibi kafama inerken ,binadan çıkmamla birlikte açılmayacağının , açılsada kırılacağının sinyallerini veren  şemsiyeme  engel koydu. Tüm baskılara rağmen inatla şemsiyemi açmaya çalışırken , evimden keyifle izlediğim kar  taneleri tüm ihtişamını kaybedip hain bir düşmana dönüşmüş ve gözlerimi oymaya çalışıyordu. Göz kapaklarımda eriyen karlar birer derin dondurucu modunda gözlerime ağırlık verirken ,ürkekçe savrulan kirpiklerim donduğunun sinyallerini beynime haykırırcasına iletiyordu.Bunları yaşarken şemsiye ile olan savaşımı kaybedip  savruldum Üsküdar'ın ara sokaklarına. İnsanın üstüne üstüne gelen dar  sokakların içine dikilmiş binalar hiç bu kadar güvenli olmamışlardı. Birbirine yapışık siyam ikizlerini andıran apartmanlar  rüzgara meydan okumuş ve benim şemsiyemin aksine savaşı , görüntüde çirkin fakat kale önündeki penaltıyı kollayan futbolcular modunda olan binalar kazanmıştı. Şemsiyeye ihtiyaç duymadan salına salına yürürken , asfaltların azizliğine uğradım. Yere düşen karların nasıl eridiğini penceremden görüp  , görmezden gelme  moduna girdiğimde , unutmuşum neleri  gözardı ettiğimi. Oysa  yerler  tamamen yere düşüp eriyen kar suları ile kaplıydı. Hepsi ayakkabı düşmanı hepsi  birer buz dağıydı sanki. Adımlarım hızlandıkça yerin soğuğu  sürtünme kuvveti ile hissedilmeyecek sanmıştım oysa  hepsi  fizik kurallarını hiçe  sayıyordu. Eskilerin ayakakbı ustalarını  arar oldum , adımlarımın hızına kapıldığımda. Kutusundan yeni çıkmış üçüncü kez giyme  seramonisini yaşayan botlarım dayanamadı  kar tanelerinin baskısna ve içeri aldı  tüm erimiş kar  sularını , korkusuzca . Serçe parmağından itibaren birer  birer  ıslaklık yayıldı tüm tabana. Yüzümde  eriyen karların bıraktığı don ile  burnum ve dudaklarım acıdan kıvranır olmuş , ayaklarım ise  sanki çivi üzerinde  yürüyor moduna  girmişti ve o an anlamıştım ,kar  yağışının nerede  ve nasıl güzel olduğunu. Hızla işlerimi halledip evime döndüm ve başımı sokacak evim olduğuna şükrettim. Ayaklarımın ve  yüzümün ısınması ile  hatta karın büyüsüne yeniden kapıldım. Hızla ölüm acısına alışan insanoğlu misali ,dışarıda yaşadıklarımı unutup kuruldum pencere kenarına.


Bu sefer rüyalar alemine dalmak yerine ,  dışarıda  olanların yaşadığı kar  sevinci  ile pencere kenarında  yaşanan kar  sevinci arasındaki farkı kıyasladım tüm çıplaklığıyla ; aralarında zengin kız fakir oğlan ilişkisi varmış , meğersem . Araya  giren aile büyükleri ile ilişki bozulur ve parçalanan yürekler  yuvalarına dönerlermiş. Kar sevinci de işte  böyle.Evde  olup izlemenin keyfini anlatmak efsunlarla anlamlandırılırken , evin dışında yaşananlar ise  tamamen bir kabusa  dönüşüyor. Gel gitin böylesi Şam'da kayısı olsa gerek. İyisi mi biz kar yağışını evden izleyip ,anında tatil olan okulların sevincine kapılıp ,trafikte olmadığımıza şükredip ,sıcacık evlerimizde çaylarımızı yudumlayalım . Ancak karın keyfi böyle çıkıyor. Böylesi kar keyfine  can kurban...




6 yorum:

  1. Karın en güzel hali sıcak evindeyken yaşanıyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle Özlem ,evden kar keyfi keyiflerin en güzeli :)

      Sil
  2. ayy ne güldüm ilknur:)evden görüldüğü gibi değilmiş tecrüben biraz acı olmuş :==)bugün evden izlediğim kar çok zevkliydi dışarda olam eminim kabussssss diye bağırıdım bende:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Donarken gülemedim ama ısındıktan sonra ben de güldüm Bigomm. Yolda kendime yeni bir şemsiye aldım bakalım akibeti ne kadar olacak :)

      Sil
  3. Biliyorsun biz kara ancak dağa çıktığımızda ulaşabiliyoruz. O yüzden duygularınıza ortak olamıyoruz. ama kızım geçen sene yaşadıklarını unutmuş olacak ki, bu sene yine gidelim diye tutturdu :)

    YanıtlaSil
  4. aah aah biz Adana larda ancak yağmur görüyoruz =( kar yağsın ben de öylece izleyeyim isterdim =(

    YanıtlaSil