Yağızca Haller

Yağızca hallerimiz devam ediyor. Çok şükür hayat devam ediyor demektir. Uzun bir tatilin ardından kendi modumuza geçmenin zamanı gelmiş de geçmiş bile.
Her gittiğimiz yerde ayrı şımartılan Yağız da yüksek ego patlaması meydana geldi. Hem şımartılma hem de evden uzak olmasından dolayı değişen düzen ,çiğnenen kurallarla birlikte oğlum artık teknolojik oğlan oldu.
Çevremizin maşallahı var , çocukların ellerinde tabletler, telefonlar kırla geziyor. Onları gören Yağız oğlan durur mu , durmaz elbette.
Çocuk ne terbiye alırsa  alsın ,  her zaman aileyi örnek almıyor , çevresinde ki çocukları da örnek alıyor.
Kısıtlasak olmaz , serbest bıraksak olmaz. İki ucu kara değnek misali bir duruma düşürdü bizi. Çocuğun teknolojiyi bilerek büyümesi güzel ama 4-5 yaşında ki çocuğun  Galaksy ve IPhone farkını bilmesi hoş değil bence. Şahsım adına ben bu durumdan rahatsız oldum. Diğer çocuklara karışmak benim haddime  düşmez ama netice de  benim çocuğum da  etkilendi bu ortamdan...

Sonuca gelecek olursamYağız oğlanın , günde iki kez yirmişer dakika kullanmak şartıyla tableti oldu. Tableti her eline aldığında yüreğime  bir kor düşüyor ve nefesim kesiliyor. İnternet ve tablet bağımlısı olacak diye endişeleniyorum. Fakat kısıtlasaydık , yasaklar tatlı geleceği için aklı kalacaktı. Velhasıl kendimizce, zaman kısıtlaması yaparak merakını giderip nefsini körelttik küçük beyin...

Ağustos sonundan beri evden uzaktaydık. Bu tablet merakını azaltmak için akşamlarımıza okuma saati koyduk. Normal de beni sürekli kitapla görmeye alışıktı; fakat babasını genellikle gazetesiyle görüyordu. Okuma saatimiz  de azıcık bocaladı. Şaşırdı " anne ben okumayı bilmiyorum, olur mu böyle saçma şey yahu ? " dedi. Baktı ki biz istifimizi bozmuyoruz , odasından sevdiği kitaplardan birini getirdi. Sayfalarını kurcaladı , kendi kendine ezber ettiği cümleleri yüksek sesle tekrarladı ve yan gözle bizi gözetledi. Sonra bıcır bıcır soru yağmuruna tuttu. En son " Yağız Kültürlü Kurt kitabını hatırlıyor musun? Domuz ve İnek neden rahatsız olmuştu " dedim ve demek istediğim şeyi anladığı için okumamızı bölmekten vazgeçti.
 Kültürlü Kurt uyarımdan sonra 104 parçalık puzzle'ını alıp geldi ve sessizce başına oturdu. uzun zamandır ilk kez  kendiliğinden puzzle'ını getirdi, hem de ben söylemeden. Okuma saatinin en büyük getirisi bu oldu sanırım.
Okuma saati bittiğinde  Yağız'ın puzzle 'ı henüz bitmemişti. Ona yardım ederek bu hareketini eğlenceli hale getirdim. Sonuç olarak çok eğlendiğini kabul etti.
Uzun bir süre bu tempoda  devam edersek eski modumuza geri dönebileceğimizi düşünüyorum. Umarım düşündüğüm gibi olur...


1 yorum:

  1. Biz de yaz başında kızımıza tablet aldık. hatta ben korktuğum için aldım. Ece den küçükler şifre girip oyun açıyorlardı tek başlarına. benim kızım mouseu bile daha doğru dürüst kullanamazken. teknolojiden çok uzaktı. Ama noldu biliyor musun İlknur'um kızım tabletten bir kaç haftada sıkıldı. Yine kitapları tercih etti ve bu beni çok mutlu etti.

    YanıtlaSil