Yeteneklerine Yönlendirmek mi Yoksa Eğitim mi ?
Sabah dakika hesabı yaparken " Yağız bugün jimnastik gününüz " dediğimde ise yataktan fırlıyor ve cin gibi oluyor. Geçen yıl okula daha keyifli gidiyordu, bu yıl ise bazı günler sızlanarak bazı günler koşarak gidiyor. Okulundan çok memnunuz , ortamı, bulunduğu yeri ve uygulamaları çok güzel fakat bizim ki nedense saatlerini uzun buluyor. Bazı sabahlar kuralları hafif çiğneyip, okula geç götürüyoruz. yeter ki okuldan soğumasın ,diye.
İtiraf ediyorum öğretmenini biraz ağır buluyorum. Tecrübeli ve işini iyi yağan bir eğitimci fakat enerjik değil. O ışığı kendisinden alamadım, belki Yağız da alamadı.
Eğitimci dedikodumu da yaptıktan sonra belirtmeliyim ki bizim bıcırık günleri ve haftaları öğrendi.
Haftanın beş eğitim gününü sayıp , yüzme kursunun olduğu hafta sonlarını iple çekiyor. Onun için hayat haftasonu ve jimnastik dersinin olduğu Perşembe günü başlıyor. Çocuk dünyasının gün hesabı yapması cidden komik oluyor.
Okul ve eğitimin önemini bilen bir anne olarak en büyük endişem çocuğumun bu kokuşmuş eğitim sisteminde kaybolması. O yüzden sosyal aktiviteler ile yeteneklerini keşfetmeye ve o yöne yönlendirmeye çalışıyoruz. SBS , YLS saçmalığını sanırım hayatımız da istemiyoruz . Daha doğrusu yaşamımızın mihenk taşı olmasını izin vermeyeceğiz. Eğitimini en iyi okullar ile sonuna kadar destekleyeceğiz elbette ;ama sıkmadan , yüksek beklenti içinde bulunmadan. Yitirilmiş bir çocukluk ve ergenlik yerine mutlu birey yetiştirmek en büyük gayemiz. O yüzden " eğitim mi yoksa yeteneklerini bulup geliştirmek mi ? "sorusuna yanıtımızı " yeteneklerine odaklanıp, mutlu sona ulaşmak " olarak veriyoruz....
Geçen hafta Uzman Özgür Bolat 'ın seminerine katıldım ve orada anladım ki eşimle doğru yolda yol da ilerliyormuşuz. Tam da bizim üzerinde uzun uzun düşündüğümüz şeyleri uzman diliyle aktardı bize. Hayatta en önemli şey kalıcı mutluluklara sahip olmakmış ve başarı odaklı mutluluk başarısızlıkla depresyona dönerken , kişiliğe ve bireye bağlı mutluluklar kalıcı ve uzun vadede mutlu hayat sunuyormuş. Tam da bizim istediğimiz gibi kalıcı mutluluğun sırları seminer de bize altın tepsi de sunuldu.
Uzmanımızla hem fikir olup , tam da yetenek avcılığına devam edecekken Yağız oğlan " anne 15 'in üstüne 10 eklersem kafamda 25 yapıyor ve 16 eklersem de 26 , 17 eklersem de 28 yapıyor. Hatta 20 nin üstüne bile ekledim 35,36 ve 37 yaptı ne güzeldeğil mi ? "dedi ve sinir oldum. İtiraf ediyorum üzüldüm , matematiğe geçici mi yoksa , kalıcı mı ilgisi var ; bilmiyorum. Beş yaşına bir ay kala bu hesaplamalar normal mi onu da bilmiyorum ama kuzumun bunlarla boğulması istemiyorum. Bildiğim tek şey o andan sonra bu konunun üzerine bir daha gitmediğimdir. Gitmeyeceğim ve galiba gitmemekle de hata yapacağım . İlköğretim hayatı başladığın da nasıl olsa su akıp yolunu bulur , diye düşünüyorum.
Çocuklar çocukluklarını yaşamalı , gereksiz ödevler ve performanslar ile bunaltılmamalı, mantığım ile Yağız'ın öğretmenlerini çok dişli bir savaşçının beklediğini de ayrıca duyurmak istiyorum. Herkes işini doğru , yerinde ve zamanın da yaparsa eğer ödevlere gerek kalmaz değil mi ? Umarım bu eğitim sistemi tamamen modern bir sistemle değişir. Benim hala umudum var...
likeeeee likeee likeeee:))doğrusunu yapıyosun ilknurum ,yanlız o fındık kurunun uykuculuğunu yerimmm:)
YanıtlaSil